22 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir dakika...
Kapatır mısın şu lanet müziği?!
Şapşal şapşal bakma ekrana, elbette sana dedim.
Ne için yaşıyorsun? Neden varsın?
Yaşadım saydığın tüm o yılların, günlerin, saatlerin içinde ciddiye alıp bir kez sorguladın mı bunu?
Tamam, itiraf ediyorum... Bu hırçınlık ne şapşal bakışına, ne de sorgulamamış olmana...
Her an gidebilecek olduğumu hatırlayıp "yaşamak" yerine uğraştıklarımadır hırçınlığım...
80'ine kadar hayal kurarsın.
Çocuklarının isimleri...
Arabanın modeli...
Evinin dekoru...
İşin..
Eşin...
Belki de "yalnız yaşayacağım ben" diye diretenlerdensin !
Bir daha kokusunu alacağını bilirsin evin kapısından girdiğinde burnuna gelen o nefis kuru fasulyenin, belki senin için karnı yarığındır, kim bilir...
Şimdi durup sana desem...
Hayır canım hatırlanabileceğin en büyük yaş 25 olacak...
Minik minik senler de olmayacak, isimleri boşversene...
O hayalini kurduğun sallanan büyük koltuğu yerden tavana kadar olan camın önüne çekip kahve sigara keyfi de yapamayacaksın hiçbir zaman...
Bu zamana kadar okuduğuna yazık... İşin olmayacak...
Eşin de olmayacak, hayır..
Yalnız da olmayacaksın....
Yaşayamicaksın...
Herkes burada olacak, ama sen olmayacaksın...
Nereye gittiğini bile bilmiyorsun!
Tanrı var mı yok mu, yakında öğreneceksin...
Söylesene...
Bu gözüne iliştiğinde,
yarının için bugünlerini merdiven yapıyor olduğunu görünce,
sana da saçma gelmeyecek mi içinde bulunduğun durum?
Grass Roots baby, Lets Live For Today....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Stranger