27 Haziran 2009 Cumartesi

Yaşasın kokoreçin ağızda bıraktığı tezek tadı
Ve o mükemmel baharat parçacıkları
Yaşasın ajansta staj görenlerin anketten yırtma ayrıcalıları
Yaşasın yuvarlak gözlükler
Yaşasın evlenen nadide kişilikler
Yaşasın ellialtı ellisekiz ellidokuz.

14 Haziran 2009 Pazar

Yolda yürürken çizmekte zorlandığın için önüne gelen her adamın şeyine odaklanmak
ve
pezevenkimsi gülüşlerine katlanmak.
What ta fuck ?!

13 Haziran 2009 Cumartesi

Echonia's Moving Castle


Bir kale düşün,
4 bir yandan ateş altına alınan.
Tam ortasından ateş topları atılan.
Ama hepsinin geri içeri düştüğü bir kale.
Fethe hazır.
Yivleri yıpranmış.
Nizam yoksunu.
Estetik görünüşü is izleriyle kapanmış.
Truvadan sonra tüm giriş ve çıkışların kapatıldığı,
ama truvaya düşman olmayan,
Hayalde kale görünüşlü bir harabe.
Fethe aç.
Haritadan silinmiş,
Korunaksız bir kale.
Tek katı arşa yükselmiş.
Sessizliğin sesinin unutulduğu,
Ateş seslerine aşina bir harabe.

12 Haziran 2009 Cuma

O




And I hear him every night
In every pore
And every time he just makes me warm

3-2-1.. Motor..

Omuzumda bir öpücük..
Kulaklarımda kısa kısa nefes alış verilerin...
Senin sesin,
Tutuk, yavaş konuşma şeklin.

Sar başa yönetmenim !

Omuzumda bir ağırlık.
Kulaklarımda azaldıkça acıtan ayak seslerin...
Senin tenin,
Yalan kokan, bencil kısa cümlelerin...

8 Haziran 2009 Pazartesi

a Place for my dream killer.


Bir yer...

Zamanın geçmişi metresi yapıp, geleceği aldattığı bir yer...

Kaldırımların yollardan alçak olduğu bir yer...

Sevgi ve nefretin kolkola o kaldırımlarda dolaştığı bir yer...

Dost denilenin içte olduğu bir yer...

Ayın gündüzleri işgal ettiği, gecelerin güneşi evlat edindiği bir yer..

Aşk denilenin eski bir balon olup, patlatılarak yok sayıldığı bir yer.

Damarlarında sıvı olmayan insanlarla dolu bir yer...

Yağmur dilediklerinde, bulutların üstünde ağlayanların var olduğu bir yer...

Gözlerimde milyon tane yıldızın yaşayabildiği bir yer..

Vajinadan çıkmayan canlılarla dolu bir yer..

Yaprakların çiçeklerin yanında ikinci plana atılmaktan sıkıldığı bir yer..

Eylemlerin, durağanlığı yerle bir edebildiği bir yer...

Oradayım..

S'on'a


Geleceğin buğulu siyah beyaz fotoğrafı bugünümüzü ele geçiriyor.

Yarım kalanların sivrilmiş ucu hatıralarımı acıtsa da, hala çok güzeller...

Geri gitse adımlarımız, ta ki kesiştikleri yere kadar..

O zaman lekelenmezdi sevgin, iyi kalırdın sen.

Bense düşünceden yoksun, değersiz olanı aramaya adardım zihnimi.

Oysa şimdi,

Gereğinden fazla realist tavrım yüzünden pembe toz bulutuna teslim olmuş dünyamdan atılıyorum.

Bugün son, hissedebiliyorum.

Sen birazdan kapatıcaksın bu sayfayı,

sileceksin içinde ben olan, ben kokanları

ve ben sonsuza kadar malup kalıcam.

3-2-1

Koca bir kupa dolusu çay istiyorum sıcak havaya inat.
Sınırsız sigarayla desteklensin.
Ardından gözlerimin önünde gösteriye başlamalı hayat.
Kıvırtmalı
Kıvırtmalı ki keyfim yerine gelsin.

Vampircanların istilasına dayanamayan insan modeli


Nedir bu twilight denilen lanet olasıca film ve kitap kombinesi?!
Hey siz, olgunlardaki kitap satıcıları,
Direniyorum ulan size, okumicam, izlemicem!
Vampirler sardı dört bir yanımızı.
İnsansınız ulan siz!
En yüce varlıksınız.
İçip de büyüttüğüne inanılan kandır yaşamanızı sağlayan.
Ayrıca True Blood bin basar ki kitap konusunda da film konusunda da ezik edward 'a..
Yandan yemiş Edward dolu buralar bu sezon.
Bella olmaya zorluyorlar beyaz ve uzun boynumu (ehöm)
Nerde kaldı olgunluk kırmızı gözler gelince?
Küçüldükçe küçülürken kırmızı gözlü yandan yemişimiz,
çıta git gide yükseliyor.
e yaş ilerliyor.
Yakında dede takıcam koluma öyle gezicem briç patilerinde, altın günlerinde.
Saçlarımı da beyaza boyatıp tavuk götü modeline bürünmesini istiyorum.
Espadril allahın emri zaten.
Ardından da oturup yaşamadığım bitmiş hayatımı kaleme alırım artık.